Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
Köşe Yazarı
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
 

Uluslararası Hukuk Statü Açısından Suriye Türkmenleri

Uluslararası Hukuk Statü Açısından Suriye Türkmenleri Bu noktada konuya uluslararası hukuk perspektifinden de bakmak faydalı olacaktır. Konuyla ilgili olan 1921 Ankara, 1923 Lozan, 1939 Türkiye-Fransa Andlaşmalarında Suriye’de Türkmenlere yönelik herhangi bir statü öngörülmemiştir. Bu durum dönemin azınlık anlayışının dini temelde görülmesi ve Suriye Türkmenlerinin de çoğunluğu Müslüman bir ülkenin sınırlarının içerisinde bulunması ile de alakalı. Dolayısıyla Suriye Türkmenleri hâlihazırda Suriye’de direkt entite olarak ayrı bir hukuksal statü sahibi değil. Bu nedenle Suriye Türkmenlerinin önümüzdeki süreçte ilk hedefleri hukuki statü kazanmak olmalı.   Bunun için de; ayrı bir aktör olarak; Suriye’yi oluşturan unsurlardan birisi olarak; mevcut içinde bulunulan şemsiyenin dışında masaya oturulması gerekir. Burada bu yönde kazanım elde edilirse bu durum Irak Türkmenleri için de model olabilir.Ayrıca hukuki statü kazanımı için Suriye’de kadim Türkmen varlığının ispatı noktasında Türk İmparatorluk Arşivlerinin yanı sıra Fransa’nın Manda Arşivleri de Türkmenler için çok önemlidir. İlgili arşivlerde konuyla alakalı belgelerin incelenmesine, yayınlanmasına ve kamuoyu ile paylaşılmasına yönelik bir proje faydalı olabilir.Suriye Türkmenleri ile ilgili olarak atılacak tüm adımların uzun vadede kazanım getirmesi hukuki statünün sağlamlığına bağlıdır. Hukuki statü Türkmenlere objektivite nesnellik kazandıracaktır. Suriye’de Türkmenlerin mevcut durumu ise maalesef sübjektivite öznellik halidir.   Subjektivite hali devam ettiği sürece de Türkiye’den başka kimse Türkmenlerle ilgilenmeyecek ve onları dikkate almayacaktır. Her ne olursa olsun Türkmenlerin öncelikli hedefi bir statü belgesi kazanmak olmalıdır. Hukuki statü ilerleyen yıllar için (üstü silinmiş bile olsa) bir tapudur. Suriye Türkmenleri bu hedefine ulaşabilmek için önümüzdeki süreçte, Suriye’de siyasi istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilecek tüm taraflarla siyasi diyaloga açık olduğunu geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaştı. Suriye Türkmenlerinin bu konudaki tek kırmızı çizgisi Suriye’nin ve Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütleriyle aynı zeminde yer almamak. Bu anlamda Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı çeşitli aksiyonlar içerisinde bulunmuş radikal dini etnik aktörlerin Suriye’nin geleceğinin tasarlanacağı masaya davet edilmemeleri doğru olacaktır. Türkmenler önümüzdeki süreçte her türlü parçalı yapıya otoriteye karşı olduğunu deklare etti. Bu doğru bir tavırdır. Zira, ülke bütünlüğüne zarar getirecek birtakım etnik dini gruplara federal otonom statüler verilmesinin hangi olumsuz sonuçlara yol açtığı Irak’ta tecrübe edildi. Türkmenlerin herhangi bir federal otonom bölge talebi yok çünkü bunu ülkenin bölünmesi olarak görüyorlar.   Suriye Türkmenleri, Türkmenler dahil olmak üzere tüm halkların temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu üniter bir devlet modelini savunuyor. Bugün geldiğimiz noktada Türkmenlere hakları eksiksiz bir şekilde verilirse bu durum Suriye’de kalıcı barışın tesisi için çok önemli bir adım olacaktır. Ayrıca bu vesile ile Türkmenler yeni kurulacak demokratik Suriye’nin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Dünyası ile ilişkilerini kolaylaştırıcı bir işlev de üstlenebilecektir. Suriye’de Yaşayan Türkmenlerin Tahminî Nüfusu Suriye Türkmenleri Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Müslümanların kutsal bölgelere olan Hac yollarını korumak amacıyla yerleştirilmişlerdir. Bir kısmı Türk dilini unutmuş Arapça veya diğer dilleri kullansada Türk olduklarını bilmektedirler. Şam’da farklı geçmişe sahip üç ayrı Türkmen topluluğu yaşamaktadır. Bunlardan en dikkat çeken Osmanlı döneminden kalmış zengin Türkmen ailelerdir. İkincisi Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgal edilmesinin ardından bölgeden göç etmek zorunda kalarak Şam’a yerleşen Türkmenlerdir. Üçüncü grup ise Türkiye’de Cumhuriyet devrimleri sırasında Türkiye’den Suriye’ye göç eden Türkmenlerdir. Halep şehri Anadolu Türk’e yurt olmadan önce Türkleşmiş ve şehirde çok sayıda Türk sanat eseri ve mimarisi bulunmaktadır. XVI. yüzyılda tam anlamıyla göçebe hayatını sürdüren Halep Türkmenleri Moğol baskısı üzerine 13. yüzyılda Suriye’ye göçen binlerce çadırlık Bozok Türkmenleri’nin torunlarıydılar.16. yüzyılda nüfusları 60 binden fazlaydı. O dönemde bir şehrin nüfusunu 3-4 bin kişi olduğu gözönüne alınırsa Halep Türkmenleri’nin büyüklüğü anlaşılabilir. Ana geçim kaynağı koyun olan Türkmenler’in 2 milyondan fazla küçük baş hayvanları vardı. Halep’te kışlayan aşiretler bahardan itibaren Sivas bölgesine yaylaya gelirlerdi. Yaz bitince yaylada doğup, büyümüş kuzularıyla Halep civarına dönerlerdi. Kış şiddetli olursa Halep Türkmenleri Şam bölgesine giderlerdi. Genel olarak Sivas-Şam arası Halep Türkmenleri’nin yayıldığı sahaydı. Halep Türkmenleri 1930’lara kadar konar-göçerliği sürdürdüler. 1930’lardan itibaren köylerde yerleşerek çiftçiliğe başladılar. 1970’lerden itibaren bir kısmı köylerdeki hayatlarını sürdürürken bir kısmı ise şehirlere giderek işçi olarak çalışmaya başladılar. Şam bölgesindeki Türkler’in bir kısmı Türkçe’yi unuturken Halep bölgesindeki Türkmenler asimile olmadılar. Halep Türkmenleri’nin torunları günümüze kadar Halep ve civarındaki köylerde yaşadılar. Türkmenlerin Tahminî Nüfusu Tahrir defterlerinde, vergi mükellefi olan yetişkin erkek nüfusu hane (evli) ve mücerred (bekâr) olarak verilmiş, bazen de hane ve mücerred ayrımı yapılmaksızın vergi nüfusunun toplamı (nefer) belirtilmiştir. Bazı defterlerde imam olarak vazife yapanlar da ayrıca gösterilmiştir. 16. yüzyılda Suriye’de yaşayan Halep Türkmenlerinin vergi nüfusu 1526’da 7.824 hane, 770 mücerred, 137 nefer iken 1536’da 8.047 hane, 2.694 mücerred, 1.140 nefer vergi nüfusuna, 1550-52’de 8.588 hane, 5.248 mücerred ve 228 nefer vergi nüfusuna ve 1570’te de 10.185 hane, 7.474 mücerred, 250 nefer vergi nüfusuna yükselmiştir. Şam Türkmenleri’nin vergi nüfusunda da sürekli olarak bir artış meydana gelmiştir. Buradaki Türkmenler, Kanuni döneminde 1.410 hane, 71 mücerred ve 29 imam vergi nüfusuna sahip iken, 1569/1570’te 1.621 hane, 136 mücerred, 1596/97’de ise 1.693 hane ve 161 mücerred vergi nüfusuna yükselmişlerdir.Yine, Salur ve Çoğun taifelerinin vergi nüfusunda da 16. yüzyılın sonlarına doğru önemli oranda bir artışın meydana geldiği gözlenmektedir. Salur Türkmenleri 1519’da 20 hane, 1526/27’de 1.092 hane (ayrıca, müstakil yazılmış olan Hama Bayadı 72 hane, Çalışlu ise 35 hane), 1547-52’de 467 nefer, 1.269 hane, 553 mücerred, 1570/71’de 1.968 hane, 943 mücerred vergi nüfusuna sahip iken, Çoğun taifesinin toplam vergi nüfusu da 1519’da 297 hane, 1536/37’de 623 hane, 147 mücerred, 19 imam; 1547’de 680 hane, 250 mücerred ve 1570/71’de de 827 hane, 148 mücerredden ibaretti.Türkmenlerin yukarıda belirtilen vergi nüfuslarına dayanarak, muhtelif tarihlerdeki gerçek nüfuslarını tahminî olarak hesaplamak mümkündür. Bunun için, hane olarak gösterilen vergi mükelleflerinin her birini, anne, baba ve 5 çocuk olmak üzere, 7 nüfuslu bir aile itibar ederek, toplam hane sayısını 7 rakamı39 ile çarptığımızda tahminî nüfusu elde edebiliriz.   Buna göre, XVI. yüzyılda Suriye’de yaşayan Halep Türkmenlerinin toplam tahminî nüfusu 1526’da 55.405, 1536’da 66.621, 1550-52’de 61.180, 1570’te de 72.457 kişiden ibaret olmaktadır. Diğer Türkmen taifelerine gelince; Şam Türkmenleri’nin tahminî nüfusu; Kanuni döneminde 10.073, 1569/1570’te 11.347, 1596/97’de 11.851 kişi;. Salur ve Çoğun Türkmenlerinin tahminî nüfusu ise 1519’da 2.219; 1526/27-1536/37 yıllarında -müstakil yazılmış olan Hama Bayadı ve Çalışlu ile birlikte-12.887; 1547-52’de 15.820, 1570/71’de de 19.565 kişiden ibaret olmaktadır.40 Bütün bu Türkmen gruplarının tahminî nüfusunu topladığımızda ise, XVI. yüzyılda Suriye bölgesinde takriben yüz bin civarında Türk nüfusunun mevcut olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bugün Suriye’de yaşayan Türkmenlerin sayısı ile ilgili resmi bir rakam yok. Çünkü Suriye’de yapılan nüfus sayımınde etnisite dikkate alınmıyordu. 2004 yılında yapılan Suriye genel nüfus sayımına göre ülke nüfusu 17 milyon iken, savaş başlamadan hemen önce yani 2011 yılında bu sayının 23 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfustan; 1 milyon kişi savaş esnasında öldü ve yaklaşık 11,5 milyon kişi (%50) ülke içinde (7 milyon kişi) yer değiştirdi veya ülke dışına (6 milyon kişi) göç etti. Bugünkü Suriye nüfusunun dağılımına bakarsak; 9 milyon kişi Esat yani rejim güçlerinin kontrolündeki bölgede yaşıyor. Öncelikle Suriye Türkmenleriyle ilgili sağlıklı nüfus bilgisi bulunmaktadır. Bunun en önemli nedeni Baas rejiminin asimilasyonist politikaları ve etnik kimliklerin kabul edilmemesi ile Arap Baharı sonrası yaşanan iç savaş, katliamlar ve göçler Suriye Türkmenlerinin nüfuslarıyla ilgili kesin bilgiye ulaşılamamasına neden olmaktadır. Buna karşın geçmişte ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalarda Suriye’de bulunan Türkmen nüfusunun %1 olduğu belirtilmiş, 1983 yılında Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği bu rakamı kabul ederek %1 oranında Türk bulunduğu kabul edilmiştir. Bu rakamın gerçeği yansıtmadığı söylenebilir. Çünkü 1995 Suriye nüfus sayımında Türkçe konuşan nüfusun 1 milyon olduğu ve genel nüfusun da 14.171.000 olduğu bilinmektedir. 2012 yılında Suriye nüfusundaki artış oranı ve nüfusuyla birlikte tahmini olarak 1.600.000 Türkçe konuşan Türkmen nüfusundan bahsedilebilir. Ancak bu sayının Türkçe konuşmayan ama Türkmen kökenli olan nüfusun da eklenmesiyle 3.5 milyon civarında olduğu iddia edilmektedir (%15.2). Bunun yanında Suriye Türkmenlerinin Sünni olduğu bilinmektedir. Yaşadıkları bölgeler ise dağınık bir görünüm arz etmektedir.Bu Türkmenleri üç gruba ayırabiliriz; Türklük bilinci olup, Türkçe konuşanlar (1.5 milyon), Türklük bilinci olup, Türkçe bilmeyenler (1.5 milyon), Türklük bilincini kaybetmiş ve Türkçe bilmeyenler (0.5 milyon). Bu gruplardan ilk ikisi bugün daha çok muhalif grupların bölgeleri (İdlib, Humus) içinde ya da Türkiye’ye gelmişlerdir. Üçüncü grup ise çoğunlukla Esat güçlerinin (Halep, Hama) kontrolü altındaki bölgelerdedir.Suriye’de iç savaş çıkmadan önce Türkmenlerin bir etnik kimliği yoktu. Suriye rejimi onları Türkiye’nin bir uzantısı olarak görmüş, Türkçe kitap, kaset vb. her şey yasaklanmıştı. İddia edilenin ekonomik bakımdan ve eğitim seviyesi olarak en geri durumda bırakıldılar. Suriye Türkmenlerinin tamamı Sünni mezhebindendir (10 bin kişilik Abdal grubu gibi birkaç küçük grup hariç Alevi mezhebi) . Türkmenler yedi bölgeye dağılmış olduğu gibi, bu bölgeler içinde de dağınık durumdadırlar. Türkmenlerin Suriye içi dağılımı aşağıdaki gibidir; Halep (1 milyon 250 bin), Hama ve Humus (1 milyon), Bayır Bucak (Lazkiye) (250 bin), Şam (750 bin), Golan (40-50 bin), Rakka (50 bin), İdlib (50 bin). Türkiye’ye gelen 3.5 milyon Suriyeli yanında 500 bin civarında da Türkmen var. Suriye Türkmenleri en çok İstanbul (300 bin), Antep (50 bin), Osmaniye (50 bin), Hatay (30-40 bin), İzmir (20 bin), Malatya (20 bin) ve Konya’da (15 bin) yaşamaktadır. 150 bin civarında Suriyeli Türkmen’in Lübnan’a göç etmek zorunda kaldığını da not edelim.
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2024 - Perşembe
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ

Uluslararası Hukuk Statü Açısından Suriye Türkmenleri

Uluslararası Hukuk Statü Açısından Suriye Türkmenleri

Bu noktada konuya uluslararası hukuk perspektifinden de bakmak faydalı olacaktır. Konuyla ilgili olan 1921 Ankara, 1923 Lozan, 1939 Türkiye-Fransa Andlaşmalarında Suriye’de Türkmenlere yönelik herhangi bir statü öngörülmemiştir. Bu durum dönemin azınlık anlayışının dini temelde görülmesi ve Suriye Türkmenlerinin de çoğunluğu Müslüman bir ülkenin sınırlarının içerisinde bulunması ile de alakalı. Dolayısıyla Suriye Türkmenleri hâlihazırda Suriye’de direkt entite olarak ayrı bir hukuksal statü sahibi değil. Bu nedenle Suriye Türkmenlerinin önümüzdeki süreçte ilk hedefleri hukuki statü kazanmak olmalı.
 
Bunun için de; ayrı bir aktör olarak; Suriye’yi oluşturan unsurlardan birisi olarak; mevcut içinde bulunulan şemsiyenin dışında masaya oturulması gerekir. Burada bu yönde kazanım elde edilirse bu durum Irak Türkmenleri için de model olabilir.Ayrıca hukuki statü kazanımı için Suriye’de kadim Türkmen varlığının ispatı noktasında Türk İmparatorluk Arşivlerinin yanı sıra Fransa’nın Manda Arşivleri de Türkmenler için çok önemlidir. İlgili arşivlerde konuyla alakalı belgelerin incelenmesine, yayınlanmasına ve kamuoyu ile paylaşılmasına yönelik bir proje faydalı olabilir.Suriye Türkmenleri ile ilgili olarak atılacak tüm adımların uzun vadede kazanım getirmesi hukuki statünün sağlamlığına bağlıdır. Hukuki statü Türkmenlere objektivite nesnellik kazandıracaktır. Suriye’de Türkmenlerin mevcut durumu ise maalesef sübjektivite öznellik halidir.
 
Subjektivite hali devam ettiği sürece de Türkiye’den başka kimse Türkmenlerle ilgilenmeyecek ve onları dikkate almayacaktır. Her ne olursa olsun Türkmenlerin öncelikli hedefi bir statü belgesi kazanmak olmalıdır. Hukuki statü ilerleyen yıllar için (üstü silinmiş bile olsa) bir tapudur. Suriye Türkmenleri bu hedefine ulaşabilmek için önümüzdeki süreçte, Suriye’de siyasi istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilecek tüm taraflarla siyasi diyaloga açık olduğunu geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaştı. Suriye Türkmenlerinin bu konudaki tek kırmızı çizgisi Suriye’nin ve Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütleriyle aynı zeminde yer almamak.
Bu anlamda Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı çeşitli aksiyonlar içerisinde bulunmuş radikal dini etnik aktörlerin Suriye’nin geleceğinin tasarlanacağı masaya davet edilmemeleri doğru olacaktır. Türkmenler önümüzdeki süreçte her türlü parçalı yapıya otoriteye karşı olduğunu deklare etti. Bu doğru bir tavırdır. Zira, ülke bütünlüğüne zarar getirecek birtakım etnik dini gruplara federal otonom statüler verilmesinin hangi olumsuz sonuçlara yol açtığı Irak’ta tecrübe edildi. Türkmenlerin herhangi bir federal otonom bölge talebi yok çünkü bunu ülkenin bölünmesi olarak görüyorlar.
 
Suriye Türkmenleri, Türkmenler dahil olmak üzere tüm halkların temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu üniter bir devlet modelini savunuyor. Bugün geldiğimiz noktada Türkmenlere hakları eksiksiz bir şekilde verilirse bu durum Suriye’de kalıcı barışın tesisi için çok önemli bir adım olacaktır. Ayrıca bu vesile ile Türkmenler yeni kurulacak demokratik Suriye’nin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Dünyası ile ilişkilerini kolaylaştırıcı bir işlev de üstlenebilecektir.

Suriye’de Yaşayan Türkmenlerin Tahminî Nüfusu

Suriye Türkmenleri Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Müslümanların kutsal bölgelere olan Hac yollarını korumak amacıyla yerleştirilmişlerdir. Bir kısmı Türk dilini unutmuş Arapça veya diğer dilleri kullansada Türk olduklarını bilmektedirler. Şam’da farklı geçmişe sahip üç ayrı Türkmen topluluğu yaşamaktadır. Bunlardan en dikkat çeken Osmanlı döneminden kalmış zengin Türkmen ailelerdir. İkincisi Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgal edilmesinin ardından bölgeden göç etmek zorunda kalarak Şam’a yerleşen Türkmenlerdir. Üçüncü grup ise Türkiye’de Cumhuriyet devrimleri sırasında Türkiye’den Suriye’ye göç eden Türkmenlerdir.

Halep şehri Anadolu Türk’e yurt olmadan önce Türkleşmiş ve şehirde çok sayıda Türk sanat eseri ve mimarisi bulunmaktadır. XVI. yüzyılda tam anlamıyla göçebe hayatını sürdüren Halep Türkmenleri Moğol baskısı üzerine 13. yüzyılda Suriye’ye göçen binlerce çadırlık Bozok Türkmenleri’nin torunlarıydılar.16. yüzyılda nüfusları 60 binden fazlaydı. O dönemde bir şehrin nüfusunu 3-4 bin kişi olduğu gözönüne alınırsa Halep Türkmenleri’nin büyüklüğü anlaşılabilir.

Ana geçim kaynağı koyun olan Türkmenler’in 2 milyondan fazla küçük baş hayvanları vardı. Halep’te kışlayan aşiretler bahardan itibaren Sivas bölgesine yaylaya gelirlerdi. Yaz bitince yaylada doğup, büyümüş kuzularıyla Halep civarına dönerlerdi. Kış şiddetli olursa Halep Türkmenleri Şam bölgesine giderlerdi. Genel olarak Sivas-Şam arası Halep Türkmenleri’nin yayıldığı sahaydı. Halep Türkmenleri 1930’lara kadar konar-göçerliği sürdürdüler. 1930’lardan itibaren köylerde yerleşerek çiftçiliğe başladılar. 1970’lerden itibaren bir kısmı köylerdeki hayatlarını sürdürürken bir kısmı ise şehirlere giderek işçi olarak çalışmaya başladılar. Şam bölgesindeki Türkler’in bir kısmı Türkçe’yi unuturken Halep bölgesindeki Türkmenler asimile olmadılar. Halep Türkmenleri’nin torunları günümüze kadar Halep ve civarındaki köylerde yaşadılar.

Türkmenlerin Tahminî Nüfusu Tahrir defterlerinde, vergi mükellefi olan yetişkin erkek nüfusu hane (evli) ve mücerred (bekâr) olarak verilmiş, bazen de hane ve mücerred ayrımı yapılmaksızın vergi nüfusunun toplamı (nefer) belirtilmiştir. Bazı defterlerde imam olarak vazife yapanlar da ayrıca gösterilmiştir.

16. yüzyılda Suriye’de yaşayan Halep Türkmenlerinin vergi nüfusu 1526’da 7.824 hane, 770 mücerred, 137 nefer iken 1536’da 8.047 hane, 2.694 mücerred, 1.140 nefer vergi nüfusuna, 1550-52’de 8.588 hane, 5.248 mücerred ve 228 nefer vergi nüfusuna ve 1570’te de 10.185 hane, 7.474 mücerred, 250 nefer vergi nüfusuna yükselmiştir.

Şam Türkmenleri’nin vergi nüfusunda da sürekli olarak bir artış meydana gelmiştir. Buradaki Türkmenler, Kanuni döneminde 1.410 hane, 71 mücerred ve 29 imam vergi nüfusuna sahip iken, 1569/1570’te 1.621 hane, 136 mücerred, 1596/97’de ise 1.693 hane ve 161 mücerred vergi nüfusuna yükselmişlerdir.Yine, Salur ve Çoğun taifelerinin vergi nüfusunda da 16. yüzyılın sonlarına doğru önemli oranda bir artışın meydana geldiği gözlenmektedir. Salur Türkmenleri 1519’da 20 hane, 1526/27’de 1.092 hane (ayrıca, müstakil yazılmış olan Hama Bayadı 72 hane, Çalışlu ise 35 hane), 1547-52’de 467 nefer, 1.269 hane, 553 mücerred, 1570/71’de 1.968 hane, 943 mücerred vergi nüfusuna sahip iken, Çoğun taifesinin toplam vergi nüfusu da 1519’da 297 hane, 1536/37’de 623 hane, 147 mücerred, 19 imam; 1547’de 680 hane, 250 mücerred ve 1570/71’de de 827 hane, 148 mücerredden ibaretti.Türkmenlerin yukarıda belirtilen vergi nüfuslarına dayanarak, muhtelif tarihlerdeki gerçek nüfuslarını tahminî olarak hesaplamak mümkündür. Bunun için, hane olarak gösterilen vergi mükelleflerinin her birini, anne, baba ve 5 çocuk olmak üzere, 7 nüfuslu bir aile itibar ederek, toplam hane sayısını 7 rakamı39 ile çarptığımızda tahminî nüfusu elde edebiliriz.

 

Buna göre, XVI. yüzyılda Suriye’de yaşayan Halep Türkmenlerinin toplam tahminî nüfusu 1526’da 55.405, 1536’da 66.621, 1550-52’de 61.180, 1570’te de 72.457 kişiden ibaret olmaktadır. Diğer Türkmen taifelerine gelince; Şam Türkmenleri’nin tahminî nüfusu; Kanuni döneminde 10.073, 1569/1570’te 11.347, 1596/97’de 11.851 kişi;. Salur ve Çoğun Türkmenlerinin tahminî nüfusu ise 1519’da 2.219; 1526/27-1536/37 yıllarında -müstakil yazılmış olan Hama Bayadı ve Çalışlu ile birlikte-12.887; 1547-52’de 15.820, 1570/71’de de 19.565 kişiden ibaret olmaktadır.40 Bütün bu Türkmen gruplarının tahminî nüfusunu topladığımızda ise, XVI. yüzyılda Suriye bölgesinde takriben yüz bin civarında Türk nüfusunun mevcut olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bugün Suriye’de yaşayan Türkmenlerin sayısı ile ilgili resmi bir rakam yok. Çünkü Suriye’de yapılan nüfus sayımınde etnisite dikkate alınmıyordu. 2004 yılında yapılan Suriye genel nüfus sayımına göre ülke nüfusu 17 milyon iken, savaş başlamadan hemen önce yani 2011 yılında bu sayının 23 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfustan; 1 milyon kişi savaş esnasında öldü ve yaklaşık 11,5 milyon kişi (%50) ülke içinde (7 milyon kişi) yer değiştirdi veya ülke dışına (6 milyon kişi) göç etti. Bugünkü Suriye nüfusunun dağılımına bakarsak; 9 milyon kişi Esat yani rejim güçlerinin kontrolündeki bölgede yaşıyor. Öncelikle Suriye Türkmenleriyle ilgili sağlıklı nüfus bilgisi bulunmaktadır. Bunun en önemli nedeni Baas rejiminin asimilasyonist politikaları ve etnik kimliklerin kabul edilmemesi ile Arap Baharı sonrası yaşanan iç savaş, katliamlar ve göçler Suriye Türkmenlerinin nüfuslarıyla ilgili kesin bilgiye ulaşılamamasına neden olmaktadır.

Buna karşın geçmişte ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalarda Suriye’de bulunan Türkmen nüfusunun %1 olduğu belirtilmiş, 1983 yılında Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği bu rakamı kabul ederek %1 oranında Türk bulunduğu kabul edilmiştir. Bu rakamın gerçeği yansıtmadığı söylenebilir. Çünkü 1995 Suriye nüfus sayımında Türkçe konuşan nüfusun 1 milyon olduğu ve genel nüfusun da 14.171.000 olduğu bilinmektedir. 2012 yılında Suriye nüfusundaki artış oranı ve nüfusuyla birlikte tahmini olarak 1.600.000 Türkçe konuşan Türkmen nüfusundan bahsedilebilir. Ancak bu sayının Türkçe konuşmayan ama Türkmen kökenli olan nüfusun da eklenmesiyle 3.5 milyon civarında olduğu iddia edilmektedir (%15.2). Bunun yanında Suriye Türkmenlerinin Sünni olduğu bilinmektedir. Yaşadıkları bölgeler ise dağınık bir görünüm arz etmektedir.Bu Türkmenleri üç gruba ayırabiliriz;

  • Türklük bilinci olup, Türkçe konuşanlar (1.5 milyon),
  • Türklük bilinci olup, Türkçe bilmeyenler (1.5 milyon),
  • Türklük bilincini kaybetmiş ve Türkçe bilmeyenler (0.5 milyon).

Bu gruplardan ilk ikisi bugün daha çok muhalif grupların bölgeleri (İdlib, Humus) içinde ya da Türkiye’ye gelmişlerdir. Üçüncü grup ise çoğunlukla Esat güçlerinin (Halep, Hama) kontrolü altındaki bölgelerdedir.Suriye’de iç savaş çıkmadan önce Türkmenlerin bir etnik kimliği yoktu. Suriye rejimi onları Türkiye’nin bir uzantısı olarak görmüş, Türkçe kitap, kaset vb. her şey yasaklanmıştı. İddia edilenin ekonomik bakımdan ve eğitim seviyesi olarak en geri durumda bırakıldılar. Suriye Türkmenlerinin tamamı Sünni mezhebindendir (10 bin kişilik Abdal grubu gibi birkaç küçük grup hariç Alevi mezhebi) . Türkmenler yedi bölgeye dağılmış olduğu gibi, bu bölgeler içinde de dağınık durumdadırlar. Türkmenlerin Suriye içi dağılımı aşağıdaki gibidir;

  • Halep (1 milyon 250 bin),
  • Hama ve Humus (1 milyon),
  • Bayır Bucak (Lazkiye) (250 bin),
  • Şam (750 bin),
  • Golan (40-50 bin),
  • Rakka (50 bin),
  • İdlib (50 bin).

Türkiye’ye gelen 3.5 milyon Suriyeli yanında 500 bin civarında da Türkmen var. Suriye Türkmenleri en çok İstanbul (300 bin), Antep (50 bin), Osmaniye (50 bin), Hatay (30-40 bin), İzmir (20 bin), Malatya (20 bin) ve Konya’da (15 bin) yaşamaktadır. 150 bin civarında Suriyeli Türkmen’in Lübnan’a göç etmek zorunda kaldığını da not edelim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve embhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.