Suriye Savaşı’nda Suriye Türkmenleri Bugünkü Durumu:
Bugüne geldiğimizde her şeyden önce Suriye’deki iç savaşın ne zaman ve nasıl başladığına kısaca bir bakmamız gerekir: Aslında olaylar ‘Arap Baharı’ adı altında 2010 yılının sonlarında Tunus’da başladı. Daha sonra Cezayir, Ürdün, Yemen, Libya, Bahreyn‘de görülen çatışmalar bugün Suriye’de bütün hızıyla devam ediyor. 15 Mart 2011’de Suriye’nin güneyindeki Der’a kentinde başlayan sokak gösterileri ile ‘Arap Baharı’ Suriye’ye gelmiş oldu. Adı geçen ülkelerde birçok insan hayatını kaybederken bazılarında rejim değişiklikleri yaşandı. Ancak daha önceki ülkelerden farklı olarak Suriye’deki gösteriler rejim kuvvetleri tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı insanlar ya hayatlarını kaybettiler ya da tutuklandılar. Suriye’deki rejim arkasına Rusya-İran desteğini alarak ülkeyi iç savaşa sürükledi. Bugün hala devam eden bu iç savaşta barış zamanı da çok rahat olduklarından söz edemeyeceğimiz Türkmenler hedef haline geldiler. Türkmenler, hem rejim kuvvetleri hem ülkedeki radikal unsurlar hem de diğer ayrılıkçı örgütlerin çatışma menzilinde adeta çapraz ateş arasında kaldılar.
Azımsanmayacak bir çoğunluğa sahip olmalarına rağmen uzun yıllar boyunca siyasi ve sosyal baskılara maruz kalan Türkmenler arasında siyasi bir hareketin gelişmediğini görmekteyiz. Ancak iç savaşın başladığı 2011’den itibaren oluşan konjonktürel zeminde Türkmenler arasında tepkisel ve kültürel bir milliyetçilik gelişmeye başlamıştır.
Suriye’de 2011 yılında başlayan süreçte Suriye Türkmenleri hâlihazırda Rejime karşı hareket eden muhalif kanadın içinde yer almaktadır. Rejimin direk hedefi hâline gelen Suriye Türkmenleri savaşta ciddi anlamda kayıplar vermiştir. Bu kanlı süreçte Türkmenler ya öldürülmüş ya rejim tarafından tutuklanmış ya da topraklarını terk etmeye zorlanmışlardır. Karşılıklı çatışmalar haricinde masum, sivil halk üzerinde de ciddi baskılar söz konusudur. Türkmen köyleri basılmakta, varil bombaları ile ayırım yapmaksızın halk hedef alınmaktadır.
Böylesine bir trajedi içerisinde sıkışan Türkmenler tam anlamı ile bir var oluş mücadelesi vermektedir. 2012 yılında kurulan Suriye Muhalifler ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) çatısı altında hareket eden Türkmenler, Suriye’de oluşacak yeni devlet sisteminde Türkmen kimliğinin ve haklarının yeni anayasa çerçevesinde korunmasını temel almaktadır.
Ancak siyasetten uzak geçen yıllar Türkmenlerin örgütlenme ve aktif siyaset yeteneklerini önemli ölçüde zayıflatmıştır. Türkmen toplumu sosyal, siyasal ve askeri örgütlenme açısından henüz olgunlaşmamıştır. Her ne kadar savaş sonrasında kurulmuş yapılar mevcutsa da söz konusu yapıların örgütlenme aşamasında karşılaştıkları “kurumsal sancılar” bir takım sorunları da beraberinde getirdi. Savaş sonrasında kurulan dernek ve siyasi partiler sözü edilen “kurumsal sancılar” nedeniyle manevra alanlarını genişletemediler.
Ancak 2012 yılında “Suriye Türkmen Platformu” olarak temeli atılan ve 2013 yılında şemsiye yapı olarak kurulan Suriye Türkmen Meclisi kısa zamanda da olsa Suriye Türkmenleri için önemli faaliyetlere/başarılara imza attı. Öncelikle kurulan siyasi partileri içine alarak, bağımsızlarla birlikte bir çatı örgüt oluşturuldu. Suriye muhalefeti içerisinde “demokratik seçim” yöntemini kullanan tek yapı olan Suriye Türkmen Meclisi tüm zorluklara, eksikliklere ve yoksunluklara rağmen “onur ve özgürlük mücadelesi” olarak adlandırdıkları Suriye Türkmen Davası için var gücü ile çalışmalar yürütmektedir.
Suriye Türkmen Meclisi bu çerçevede elindeki sınırlı imkânlara ve konjonktürün aleyhine işlemesine rağmen adeta akıntıya karşı kürek çekmekte ve geliştirdiği projeler ile Türkmen Davası’nın lokomotifi konumundadır. Suriye Türkmen Meclisi, meşruiyetini ve gücünü köklü bir kültür ve gelenekten gelen “Türkmenlik” vasfından almaktadır.
Suriye Türkmenlerinin bugünkü hedefleri, yeni oluşumda haklarının anayasa çerçevesinde korunmasının sağlanmasıdır. Değinildiği üzere mevcut yönetimde Suriye Türkmenlerine örgütlenme hakkı tanınmamaktadır. Ancak yeni durum Suriye Türkmenleri açısından fırsatlar sunmaktadır.
Suriye’de devrimin başarıya ulaşması durumunda sivil demokratik bir siyasal sistem ortaya çıkabilir. Bu ortam içinde Suriye Türkmenlerinin en büyük beklentisi, yeni anayasada Suriye halkını oluşturan unsurlardan biri olarak yer almaktır. Bunun yanı sıra anadilde eğitim ve diğer sosyal, kültürel hakların verilmesini talep etmektedirler.
Türkmenler Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin korunmasını savunuyorlar her zaman, Herhangi bir anlaşmada veya anayasal düzenlemede Türkmenler yok sayılırsa Suriye'de istikrar sağlanamaz Türkmenler askeri ve siyasi olarak Suriye'de varlar.
Bugün Suriye’de yüzbinlerce Suriyeli öldürülmüş ve yaralanmış, 10 milyona yakın Suriye vatandaşı doğduğu ve yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalmıştır. Fakat yine de bu savaşda en mağdur grup Türkmenlerdir.
- Çünkü değişik bölgelerde değişik gruplar tarafından saldırlar hep Türkmenler yönelik olarak yapılmaktadır.
- Savaşın başından bu yana 35 bin Türkmen şehit olmuştur:
- Hama ve Humus Türkmenleri rejim tarafından etnik temizliğe maruz kalarak köylerini tamamen boşaltmak zorunda kalmışlardır.
- Şam-Golan(Golan Şam’ın bitişiğindedir, Golan Türkmenleri birinci göçlerini İsrail’in işgalinde, ikinci göçlerini de Esad zamanında yaşadılar) Türkmenleri tümüyle rejimin ablukası altındadır.
-Halep’teki Türkmen köyleri 2 yıldır İŞİD’in kontrolü altındadır.
- Mayıs 2015’de Tel Abyad Türkmenleri PYD’nin tehcirine maruz kalmışlardır (PYD önce batılı güçlerle işbirliği yaparken daha sonra aynı ideolojiyi paylaştığı Rusya ile birlikte hareket etmeye başladı)
- Bayırbucak Türkmen bölgesi de havadan Rus karadan da rejim destekli Hizbullah’ın ateşi altındadırlar.
Türkmenlere yardım eden tek gücün Türkiye olduğunu ve Aynel Arap/ Kobani’deki olaylar bütün dünyanın gündemindeydi, dünya nerdeyse PYD ve YPG için topyekûn seferber olmuştu fakat Türkmenler için aynı tepki verilmedi diyor ve kimse yardım etmiyor neden acaba nerde Türk dünyası nerde ata vatan Can Azerbaycan Atalar yurdu Türkmenistan Kazakistan Özbekistan Kırgızistan؟؟؟ Suriye Türkmenleri soruyorlar acaba sisimizi duyarmı kan kardeşler .
Suriye'deki son durumu, Türkmenlerin yeni süreçteki rolü ve geleceği , Suriye'de milyonlarca Türkmen'in yaşadığı bir yerdir. Suriye Türkmenleri yoğun olarak Halep, Lazkiye, Humus, Hama, Rakka ve Şam Colan tepeleri vilayetlerinde bulunuyor.
Suriye'nin Tartus, İdlib ve Dera vilayetlerinde de belirli sayıda Türkmen yaşadığını buna reğman Suriye'de Türkmenler hep yok sayılmaya çalışıyor bazı ülkeler tarafında. Türkmenler 2011 yılından itibaren mağdur halklar gibi Esed rejimine karşı Türkmenler ‘ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ’ veriyorlar.
İstanbul'da 2012'de düzenlenen Suriye Türkmen Platformu toplantısıyla tek çatı altında toplamak için bu meclis kuruldu. Suriyeli Türkmenlerin haklarını uluslararası platformlarda ve Suriye anayasasında korumak asıl amaçlarımızdan biridir, Suriye Türkmen meclisin Suriye muhalefetinin önemli bir parçasıdır.
Suriye'de siyasi çözüm ve anayasal düzenlemeyle ülke bütünlüğünün korunacağını düşünüyor Türkmenler ve bu süreçte herhangi bir anlaşmada Türkmenler yok sayılırsa istikrar sağlanamaz. Şu an herkes Suriye'de askeri çözümün mümkün olmadığını düşünüyor. Siyasi çözümden başka yol yok.
Türkiye-rejim diyaloğuna Türkmenlerin bakışı "Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir ve kendi çıkarları doğrultusunda görüşmesi gereken herkesle görüşme hakkına sahiptir. Görüşmelerinde Suriyelilere bağlı değiller.
Biz ana vatan Türkiye'nin Suriye Türkmenlerinin hakkına zeval getirecek bir şeylere imza atmayacağına buna tüm Türkmenler inanıyor .Suriye Türkmenlerin Esed rejimiyle herhangi bir bağlantıları olmadığı şu güne kader, "Türkmenlerin Suriye halkıyla hiçbir sorunumuz yok, Türkmenlerin sorunu rejimle. çünkü rejim Türkmenleri hep yok saydı.
Sonuç ve Değerlendirme:
Bilindiği üzere Irakın Kuzey kesiminde yoğun bir Türkmen nüfusu bulunmaktadır. Kuzey Irak gibi yoğun Türkmen nüfusuna sahip bir başka bölge ise Suriyedir. Buradaki Araplardan sonra en büyük etnik grupu Türkmenlerdir sonrada Kürtler, Süryaniler, Çerkezler ve Ermeniler gelir .Zaman içerisinde değişik sebeplerle Suriyeye göç etmiş olan farklı Türkmen boylardan ve başlıca Halep ve Lazkiye, Humus,Hama ,Golan Tepeleri ,Şam ,Rakka,Tartus,İdlib olmak üzere farklı illerden net olmamakla birlikte yaklaşık olarak 3,5 milyon fazla Türkmenin yaşadığı Suriyede Türkmenler, Iraktaki güncel durumun aksine hükümet tarafından resmi olarak tanınmamakta ve kendileri ait okul, dernek açma, oy kullanma gibi örgütlenmelerini ve dolayısıyla tanınmalarını kolaylaştıracak belirli haklardan mahrum bırakılmaktadır. Suriye dahilinde ve haricinde yaşanan gelişmeler dolayısıyla son zamanlarda bölgedeki Türkmenler gerek Türkiye ile ilişkileri gerek uzun yıllardır devam eden iç karışıklıklarda oynadıkları rol nedeniyle günümüzde daha görünür hale gelmişlerdir.
Türkmenler, değişen boy adlarına rağmen, bin yıldır Suriye’de ve özellikle Halep bölgesinde varlıklarını muhafaza etmeyi başarmıştır. Bu süre boyunca kimi zaman bölgenin kurucu siyasi unsurları olmuş, kimi zaman da farklı devletlerin tebası durumuna düşmüşlerdir. Her siyasal ve askeri kaos, toplumsal yapıları üzerinde etkisini gösterse de, bölgedeki Türkmenler bir şekilde günümüze kadar homojen bir toplumsal yapıyı korumuştur.
Modern dönemle birlikte Anadolu coğrafyasından ayrılan Türkmenler, önceleri Fransız mandası altında ve 1946 yılından itibaren de bağımsız Suriye döneminde milliyetçi politikaların ve ideolojik baskıların ağırlığını hep hissetmişlerdir. Siyasal çalkantılarla dolu bir coğrafyada yaşamanın getirdiği zorluklarla beraber, büyük bir kültürel mirası da taşıyan bu topluluk, 2000’li yıllarla birlikte ciddi bir rahatlama içine girdi.
Osmanlı sonrası dönemde ilk defa Anadolu coğrafyası ile rahat bir ilişki kurabilen Türkmenler bunun meyvelerini fazlasıyla topladılar. Ancak kısa süren bu istikrar dönemi ardından başlayan Arap Baharı (2011) ile birlikte Türkmenler için daha zorlu bir dönemin kapıları aralanmış oldu. Binlerce yıldır yaşadıkları toprakları bugün farklı grupların kontrolü altında bulunan Türkmenler, hem kendi yurtlarının özgürleşmesi hem de toplumsal varlıklarının muhafazası mücadelesini vermektedir.
Açıkça görüldüğü üzere Suriye Türkmenleri siyasi tecrübesizlik, dağınık coğrafi ve demografik yapı ve iç savaşın kendine has dinamikleri nedeni ile Suriye’de yaşanmakta olan süreç içerisinde savaşın küllerinden doğmaya çalışmaktadır. Bugün gelinen noktada tek bir çatı altında örgütlenme ve bu çerçevede sistematik bir şekilde siyasallaşma, Türkmenlerin varlığı ve geleceği için adeta ölüm kalım meselesi hâlini almıştır.
Sözün özü bugün ya da yarın, er veya geç Suriye yeniden kurulacak/kurgulanacaktır ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ve haklı olarak bu bütünün onurlu bir parçası olmak isteyen Türkmenler yeni Suriye’de “siyasi kimliğini kazanmış, güçlü bir siyasi/toplumsal aktör” olmayı hedeflemektedir.
Şimdilerde trajedi ve strateji arasında sıkışmış olan Türkmenler, Türkiye’nin ve tüm Türk dünyasının yardım ve desteği ile stratejik yapılanmaya giderek; her şeyden önemlisi gerçekçi ve pragmatik adımlarla kurumsallaşma sancılarını aşarak yollarına emin adımlarla devam edeceklerdir.
Bu noktada Suriye Türkmen Meclisi ve çatısı altındaki siyasi partilerin birlik ve beraberlik içinde atacakları stratejik adımlar Suriye Türkmenliğinin geleceği için çok önemli ve değerli olacaktır.
Suriye’nin geleceği sadece Suriye Türkmenlerini değil başta Türkiye olmak üzere tüm dünya Türklüğünü ilgilendirmektedir. Suriye Türkmenlerinin topraklarında güvende tutulması Türkiye’nin güney sınırlarının güvenliği için elzemdir. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları ve Türkiye’nin sınır boylarında bulunan Halep ve Bayır-Bucak (Lazkiye) Türkmenlerinin güvende tutulması, köylerini terk etmemeleri son derece stratejiktir.
Bunun içinse Türkiye’nin garantörlüğünde “güvenli bölgeler” oluşturulması şarttır. Suriye Türkmenlerinin her alanda eğitimi ve ekonomik, kültürel durumlarının geliştirilmesi hayati derecede Unutmayalım ki Halep Türkmenlerinin güvenliği Halep’in güvenliği demektir. Halep’in güvenliği ise Türkiye’nin Güneydoğusunun güvenliği demektir; Bayır-Bucak’ın güvenliği, Hatay’ın güvenliği demektir... Suriye Türkmenlerinin “onur ve özgürlük mücadelesi”ne destek olmak, omuz vermek Türkiye’nin, tüm Türk dünyasının boynunun borcudur...