Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
Köşe Yazarı
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
 

Suriye Türkmenlerine Uygulanan Asimilasyon Politikası

Suriye Türkmenlerine Uygulanan Asimilasyon Politikası Suriye’nin izlediği Araplaştırma politikası nedeniyle burada yaşayan Türkler hızla milli benliklerini kaybetmektedirler. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden birisi olan Halep, Milli Mücadele sürerken “Misak-ı Milli” sınırları içine alınmak istenmiş ve burada “Kuvay-ı Milliye” teşkil etmiş; ancak 20 Ekim 1920’de Ankara İdilafnamesi’nin imzalanmasıyla bu bölge, Fransız mandası olan Suriye’ye terk edilmiştir. Suriye’de Fransız mandası sürerken Halep’te, 1922’de, “Doğru Yol” adlı Türkçe bir gazete çıkarılmaya başlanmıştır. Bu gazetenin yayını 1926’a kadar devam edebilmiştir. Daha sonra yine Halep’te “Vahdet Gazetesi” ve haftalık “Yeni Mecmua” yayınlanmış ve bu dergi “Yeni Gün” adını alarak 1936’ya kadar yayın hayatına devam etmiştir. Ancak bu tarihten sonra Suriye’de her türlü Türkçe yayın yasaklanmıştır. Bugün Suriye’de 3.5 milyon civarında Türk yaşamasına rağmen varlıkları hükümet tarafından tanınmayan, okulları, yayın organları, dernekleri olmayan bir azınlık olarak yaşama mücadelesi vermektedir. Türkmenlerin Türkiye sınırına yakın yerlerde oturmaları Suriye Hükümetlerinin onlara şüphe ile bakmalarına yol açmıştır. Suriye sınır bölgesinde yaşayan bu Türkleri geri çekerek 10 km’lik bir şerit halinde Arap köylüleri yerleştirmektedir. Türkmenlerin büyükelçilik ve konsolosluklarla dahi ilişkileri kesilmeye çalışılmaktadır. Suriyeli idarecilerin baskı ve zulmünden korkan Türkmenler de daha başka sıkıntılara girmemek için resmi görevlilerden uzak durmak zorunda kalmışlardır.   Suriye’de yaşayan Türkmenlere karşı Araplaştırma politikası uygulanmış, buradaki Türkmenlerin örgütlenmemesi Suriye’nin işini kolaylaştırmıştır. Hatay’ın anavatana katılmasıyla Türklere uygulanan baskının da dozu artmıştır. Türkiye’ye gitmek isteyen Türkmenlere pasaport verilmemiş, gizli olarak Türkiye’ye gelenler ise vatandaşlıktan çıkartılıp, malları da gasp edilmiştir. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde dahi Türkçe eğitim yapan ilkokul bulunmamaktadır. Okullarda eğitimin Arapça olarak yapılması, kültürlerine bağlı olan Türkmenlerde okumaya karşı bir isteksizliğin doğmasına neden olmuştur. Türkiye’de okumak isteyenler ise ancak bir başka Arap ülkesinden Türkiye’ye gelebilmektedir. Suriye’de yaşayan Türkmenlerin pek çok hakları gasp edildiği gibi seçme ve seçilme hakları da çeşitli mazeretlerle kısıtlanmıştır. Toprak reformu adı altında Türkmenlerin elinde bulunan topraklar devletleştirilerek buralara Araplar yerleştirilmektedir. Suriye hükümetleri nazarında Türkiye casusları olarak kabul edilen bölge Türkmenlerine yönelik her türlü baskı ve sindirme politikaları sergilenmektedir. Bölgedeki Türkmen varlığının izlerini silme ve Türkmen köylerinin isimleri değiştirme uygulamaları yürütülmektedir. Ayrıca aynen İran-Irak savaşında olduğu gibi Suriye’nin katıldığı savaşlarda da Türkmenler, bilinçli olarak ön saflara sürülmüşlerdir. Suriye’de büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, milli benliklerini koruyabildikleri halde küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmışlardır. Bu durum, İngilizler ve Fransızların Ortadoğu’yu ele geçirebilmek için Araplara aşıladığı Türk düşmanlığı etkisi ile bölgedeki Arap halkın aşırı fanatikleşmesi ve Türklere karşı duygularını kin ve baskı şeklinde yansıtmalarına dayanmaktadır. Ayrıca Suriye hükümetlerinin bazı zamanlarda yoğun olarak uyguladığı plânlı iktisadi, kültürel ve idari baskılar yapması, günlük konuşma dilinin Arapça oluşu, Türk radyo yayınlarının uzun seneler boyunca Suriye’den dinlenememesi, spor ve kültürel faaliyetlerinin engellenmesi gibi konuları saymak mümkündür. Suriye Türkmenlerine her alanda uygulanan baskı politikası ekonomik alanda da kendisini göstermektedir. Kırsal kesimde yaşayan Türkler genellikle ziraat, hayvancılık ve dokumacılıkla uğraşmaktadırlar. Suriye yetkililerinin izlediği olumsuz tavır nedeniyle bölgede yaşayan Türklerin ekonomik durumları her gün daha kötüye gitmektedir. Bayır-Bucak Türkmenleri, orman köylüsü olmalarına rağmen kışın yakacak odun bile sağlayamaz duruma gelmişlerdir. Bölgedeki Türkmenlerin başarılı olduğu tütüncülük de başta Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere kimi Balkan devletlerinin de resmi ve gayriresmi uyguladığı desteklememe, ürünü ucuza alma, üreticinin kimliğine göre fiat verme ve ekim sahasını kısıtlama yöntemleri ile Türkmenlerin gelir kapısı olmaktan çıkarılmıştır. Tütünden gelir elde edemeyen Türkmenler, elma üreticiliğine başlamışlarsa da hükümetin bu ürünü çok ucuza almasından dolayı bundan da bir gelir sağlayamamışlardır. Bölge dağlık ve ormanlık olduğundan çok az miktarda buğday ve arpa yetiştirilmekte, hayvancılık ise küçük kümes ve ahırlarda yapılmaktadır. Halep’te yaşayan Türkmenler diğer yörelerde yaşayanlara göre daha iyi durumda olmakla birlikte uygulanan toprak reformu sonucu ellerinde büyük araziler kalmamıştır. Devlet, diğer bütün konularda olduğu gibi tarıma verdiği kredi kullanımında da Türkmenlere zorluklar çıkarmaktadır. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşmayıp, Türkiye’de yüksek tahsili seçenler ise döndüklerinde işsiz bırakılmaktadırlar. Suriye’deki Türkmenlerde diğer ülkelerde azınlık olarak yaşayan soydaşlarımız gibi ağır insan hakları ihlalleri altında varlıklarını sürdürme çabası veriyorlar. Bu çabalarında ise, çok başarılı olduklarını söylemek mümkün değil. Suriye’deki soydaşlarımızın bir kısmı maalesef Araplaşmaktadır. Buna karşılık Türkiye, Suriye rejiminin baskısını daha çok artıracağı endişesinden Suriye Türklerinin haklarını koruyucu bir politika izlememiştir.
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2024 - Cumartesi
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ

Suriye Türkmenlerine Uygulanan Asimilasyon Politikası

Suriye Türkmenlerine Uygulanan Asimilasyon Politikası

Suriye’nin izlediği Araplaştırma politikası nedeniyle burada yaşayan Türkler hızla milli benliklerini kaybetmektedirler. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden birisi olan Halep, Milli Mücadele sürerken “Misak-ı Milli” sınırları içine alınmak istenmiş ve burada “Kuvay-ı Milliye” teşkil etmiş; ancak 20 Ekim 1920’de Ankara İdilafnamesi’nin imzalanmasıyla bu bölge, Fransız mandası olan Suriye’ye terk edilmiştir.

Suriye’de Fransız mandası sürerken Halep’te, 1922’de, “Doğru Yol” adlı Türkçe bir gazete çıkarılmaya başlanmıştır. Bu gazetenin yayını 1926’a kadar devam edebilmiştir. Daha sonra yine Halep’te “Vahdet Gazetesi” ve haftalık “Yeni Mecmua” yayınlanmış ve bu dergi “Yeni Gün” adını alarak 1936’ya kadar yayın hayatına devam etmiştir. Ancak bu tarihten sonra Suriye’de her türlü Türkçe yayın yasaklanmıştır.

Bugün Suriye’de 3.5 milyon civarında Türk yaşamasına rağmen varlıkları hükümet tarafından tanınmayan, okulları, yayın organları, dernekleri olmayan bir azınlık olarak yaşama mücadelesi vermektedir. Türkmenlerin Türkiye sınırına yakın yerlerde oturmaları Suriye Hükümetlerinin onlara şüphe ile bakmalarına yol açmıştır. Suriye sınır bölgesinde yaşayan bu Türkleri geri çekerek 10 km’lik bir şerit halinde Arap köylüleri yerleştirmektedir.

Türkmenlerin büyükelçilik ve konsolosluklarla dahi ilişkileri kesilmeye çalışılmaktadır. Suriyeli idarecilerin baskı ve zulmünden korkan Türkmenler de daha başka sıkıntılara girmemek için resmi görevlilerden uzak durmak zorunda kalmışlardır.

 

Suriye’de yaşayan Türkmenlere karşı Araplaştırma politikası uygulanmış, buradaki Türkmenlerin örgütlenmemesi Suriye’nin işini kolaylaştırmıştır. Hatay’ın anavatana katılmasıyla Türklere uygulanan baskının da dozu artmıştır. Türkiye’ye gitmek isteyen Türkmenlere pasaport verilmemiş, gizli olarak Türkiye’ye gelenler ise vatandaşlıktan çıkartılıp, malları da gasp edilmiştir.

Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde dahi Türkçe eğitim yapan ilkokul bulunmamaktadır. Okullarda eğitimin Arapça olarak yapılması, kültürlerine bağlı olan Türkmenlerde okumaya karşı bir isteksizliğin doğmasına neden olmuştur. Türkiye’de okumak isteyenler ise ancak bir başka Arap ülkesinden Türkiye’ye gelebilmektedir.

Suriye’de yaşayan Türkmenlerin pek çok hakları gasp edildiği gibi seçme ve seçilme hakları da çeşitli mazeretlerle kısıtlanmıştır. Toprak reformu adı altında Türkmenlerin elinde bulunan topraklar devletleştirilerek buralara Araplar yerleştirilmektedir.

Suriye hükümetleri nazarında Türkiye casusları olarak kabul edilen bölge Türkmenlerine yönelik her türlü baskı ve sindirme politikaları sergilenmektedir. Bölgedeki Türkmen varlığının izlerini silme ve Türkmen köylerinin isimleri değiştirme uygulamaları yürütülmektedir. Ayrıca aynen İran-Irak savaşında olduğu gibi Suriye’nin katıldığı savaşlarda da Türkmenler, bilinçli olarak ön saflara sürülmüşlerdir.

Suriye’de büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, milli benliklerini koruyabildikleri halde küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmışlardır. Bu durum, İngilizler ve Fransızların Ortadoğu’yu ele geçirebilmek için Araplara aşıladığı Türk düşmanlığı etkisi ile bölgedeki Arap halkın aşırı fanatikleşmesi ve Türklere karşı duygularını kin ve baskı şeklinde yansıtmalarına dayanmaktadır.

Ayrıca Suriye hükümetlerinin bazı zamanlarda yoğun olarak uyguladığı plânlı iktisadi, kültürel ve idari baskılar yapması, günlük konuşma dilinin Arapça oluşu, Türk radyo yayınlarının uzun seneler boyunca Suriye’den dinlenememesi, spor ve kültürel faaliyetlerinin engellenmesi gibi konuları saymak mümkündür.

Suriye Türkmenlerine her alanda uygulanan baskı politikası ekonomik alanda da kendisini göstermektedir. Kırsal kesimde yaşayan Türkler genellikle ziraat, hayvancılık ve dokumacılıkla uğraşmaktadırlar. Suriye yetkililerinin izlediği olumsuz tavır nedeniyle bölgede yaşayan Türklerin ekonomik durumları her gün daha kötüye gitmektedir. Bayır-Bucak Türkmenleri, orman köylüsü olmalarına rağmen kışın yakacak odun bile sağlayamaz duruma gelmişlerdir.

Bölgedeki Türkmenlerin başarılı olduğu tütüncülük de başta Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere kimi Balkan devletlerinin de resmi ve gayriresmi uyguladığı desteklememe, ürünü ucuza alma, üreticinin kimliğine göre fiat verme ve ekim sahasını kısıtlama yöntemleri ile Türkmenlerin gelir kapısı olmaktan çıkarılmıştır. Tütünden gelir elde edemeyen Türkmenler, elma üreticiliğine başlamışlarsa da hükümetin bu ürünü çok ucuza almasından dolayı bundan da bir gelir sağlayamamışlardır.

Bölge dağlık ve ormanlık olduğundan çok az miktarda buğday ve arpa yetiştirilmekte, hayvancılık ise küçük kümes ve ahırlarda yapılmaktadır. Halep’te yaşayan Türkmenler diğer yörelerde yaşayanlara göre daha iyi durumda olmakla birlikte uygulanan toprak reformu sonucu ellerinde büyük araziler kalmamıştır. Devlet, diğer bütün konularda olduğu gibi tarıma verdiği kredi kullanımında da Türkmenlere zorluklar çıkarmaktadır. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşmayıp, Türkiye’de yüksek tahsili seçenler ise döndüklerinde işsiz bırakılmaktadırlar.

Suriye’deki Türkmenlerde diğer ülkelerde azınlık olarak yaşayan soydaşlarımız gibi ağır insan hakları ihlalleri altında varlıklarını sürdürme çabası veriyorlar. Bu çabalarında ise, çok başarılı olduklarını söylemek mümkün değil. Suriye’deki soydaşlarımızın bir kısmı maalesef Araplaşmaktadır. Buna karşılık Türkiye, Suriye rejiminin baskısını daha çok artıracağı endişesinden Suriye Türklerinin haklarını koruyucu bir politika izlememiştir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve embhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.