Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
Köşe Yazarı
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
 

Suriye Türkmenleri Örf Adetleri Nüfusları Yaşadıkları Yerler

Kısa Tarih Suriye, Asya’da bir Arap ülkesi olarak tanımlanıyor. Ortadoğu’da bulunan Suriye bu coğrafyada yer alan pek çok ülke gibi birden fazla (mezhebin), ırkın, dilin bulunduğu demografik bir yapıya sahiptir. Bugünkü Suriye’de yaşayan Türkmenlerin durumuna geçmeden önce Suriye’deki tarihi seyri ve bu seyre bağlı olarak Türkmenlerin buraya gelişlerini gözden geçirelim. Suriye, bulunduğu coğrafi konum itibariyle; doğu ve batıyı birleştirdiğinden Anadolu’nun tabii bir uzantısı olmasından ötürü hem doğu ve hem de batıdaki devletlerin ilgi odağı olmuştur. Sümerler, Asurlular, Makedonyalılar ve Romalılar Suriye’de hâkimiyet kurmuşlardır. Tarih içerisinde Suriye’ye gerçekleşen Türkmen göçlerini incelediğimiz zaman göçlerin çok çeşitli zamanlarda birbirinden farklı sebeplerle gerçekleşmiş olduğunu görmekteyiz. Suriye Türkmenlerinin bugünkü durumlarına bakıldığı zaman Suriye Türkmenleri dillerini ve benliklerini koruma ve farkındalık yönünden çeşitlilik arz etmektedir. Suriye’ye yerleşmiş olan Türkmenler bölgeye farklı zaman ve nedenlerle yerleşmiş olan Kıpçak Türkleri ve Oğuz Türkmenleridir. Tarihçilerin hemen hepsi Küçük Asya’ya Selçuklular ile birlikte gelen Türklerin Dokuz Oğuz olduklarını dile getirmektedir. Türkmenlik yerleşik hayatta yaşayan Sasanilerin İslamiyet’i kabul eden Oğuzlara taktıkları bir ad olabilir 9. 10. Yüzyıllarda Türkmenlerin Orta Asya’dan Avrupa’ya ve Orta Doğu’ya doğru göç ettiklerini görmekteyiz. Oğuzlar bu göçler sırasında bulundukları yerlerden daha güneye doğru göç ederek Orta Doğu’ya gelmişler ve burada Müslüman Devletlerle sınırdaş olmuşlardır. Oğuzlar bu şekilde İslamiyet’e girmeye başlamışlardır. Türkmenlerin bölgeye gelip yerleşmeleri, Büyük Selçuklu Devleti’nin Gazneliler’le yaptığı Dandanakan Savaşı sonrası olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti, bu savaştan sonra özellikle 1063 yılından itibaren kendi hayat tarzlarına uygun buldukları bu bölgeye yerleşmeye başladılar. Özellikle Halep, Lazkiye, Trablusşam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam bölgesinde bu yerleşme yoğunluk kazanmıştır. Türkmenlerin buraya yönelik akınları Afşin ve Sandık Beyler komutasında Halep’e kadar devam etmiştir. 1069-1070 yıllarında ise Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi tamamen ele geçirmişlerdir. Nihayet Sultan Melikşah, 1078 yılında Tutuş’a Suriye Selçuklu Devleti’ni kurma emrini vermiştir. Oğuzların Yıva Boyu ile Bayat, Avşar, Begdili, Döğer ve Üçoklar oymakları Şam ve Halep’e yerleşmişlerdir. Buradaki Türk boyları, 1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savunmuşlardır. Selahattin Eyyubi’nin ölümünden sonra bölgeye bir başka Türk devleti olan Memluklular hakim olmuştur. Anadolu’ya hakim olan Türkiye Selçuklu Devleti ise, 1243 yılında Moğollarla yaptığı Kösedağ Savaşı’nı kaybetmesi sonrası ağır Moğol baskısı altında kalmıştı. Bu baskı sonucu özellikle Kayseri ve Sivas’ta yaşayan Türkmenler, Memluk Sultanı Baybars zamanında Suriye bölgesine yerleşmişlerdir. Bu dönemde Suriye’ye gelip Şam’a yerleşen Türkmenler, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın ölümünden sonra çıkan siyasi karışıklıktan faydalanarak 1337’de Elbistan civarında Dulkadiroğulları beyliğini kurmuşlardır. Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları yenerek bu günkü Suriye topraklarını Osmanlılara bağlamıştır. 1918 yılı sonuna kadar da bu bölgedeki Türk hâkimiyeti, kesintisiz olarak 402 yıl sürmüştür. Bu sürede bölge sakinleri, derin Türk kültürü etkisi altında kalmıştır. Bu etki kendisini en çok dil konusunda göstermiş; Suriye lehçesi en fazla Türkçe kelime içeren Arab lehçesi olmuştur. I. Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalan Şam, Trablus ve Halep eyaletleri şeklinde yönetilen Suriye, Türk yönetimi altında kültürel, sosyal ve ekonomik açılardan kalkınmış ve en huzurlu dönemini geçirmiştir.
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2024 - Cumartesi
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ

Suriye Türkmenleri Örf Adetleri Nüfusları Yaşadıkları Yerler

Kısa Tarih

Suriye, Asya’da bir Arap ülkesi olarak tanımlanıyor. Ortadoğu’da bulunan Suriye bu coğrafyada yer alan pek çok ülke gibi birden fazla (mezhebin), ırkın, dilin bulunduğu demografik bir yapıya sahiptir. Bugünkü Suriye’de yaşayan Türkmenlerin durumuna geçmeden önce Suriye’deki tarihi seyri ve bu seyre bağlı olarak Türkmenlerin buraya gelişlerini gözden geçirelim.

Suriye, bulunduğu coğrafi konum itibariyle; doğu ve batıyı birleştirdiğinden Anadolu’nun tabii bir uzantısı olmasından ötürü hem doğu ve hem de batıdaki devletlerin ilgi odağı olmuştur. Sümerler, Asurlular, Makedonyalılar ve Romalılar Suriye’de hâkimiyet kurmuşlardır.

Tarih içerisinde Suriye’ye gerçekleşen Türkmen göçlerini incelediğimiz zaman göçlerin çok çeşitli zamanlarda birbirinden farklı sebeplerle gerçekleşmiş olduğunu görmekteyiz. Suriye Türkmenlerinin bugünkü durumlarına bakıldığı zaman Suriye Türkmenleri dillerini ve benliklerini koruma ve farkındalık yönünden çeşitlilik arz etmektedir. Suriye’ye yerleşmiş olan Türkmenler bölgeye farklı zaman ve nedenlerle yerleşmiş olan Kıpçak Türkleri ve Oğuz Türkmenleridir.

Tarihçilerin hemen hepsi Küçük Asya’ya Selçuklular ile birlikte gelen Türklerin Dokuz Oğuz olduklarını dile getirmektedir. Türkmenlik yerleşik hayatta yaşayan Sasanilerin İslamiyet’i kabul eden Oğuzlara taktıkları bir ad olabilir 9. 10. Yüzyıllarda Türkmenlerin Orta Asya’dan Avrupa’ya ve Orta Doğu’ya doğru göç ettiklerini görmekteyiz. Oğuzlar bu göçler sırasında bulundukları yerlerden daha güneye doğru göç ederek Orta Doğu’ya gelmişler ve burada Müslüman Devletlerle sınırdaş olmuşlardır. Oğuzlar bu şekilde İslamiyet’e girmeye başlamışlardır.

Türkmenlerin bölgeye gelip yerleşmeleri, Büyük Selçuklu Devleti’nin Gazneliler’le yaptığı Dandanakan Savaşı sonrası olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti, bu savaştan sonra özellikle 1063 yılından itibaren kendi hayat tarzlarına uygun buldukları bu bölgeye yerleşmeye başladılar. Özellikle Halep, Lazkiye, Trablusşam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam bölgesinde bu yerleşme yoğunluk kazanmıştır.

Türkmenlerin buraya yönelik akınları Afşin ve Sandık Beyler komutasında Halep’e kadar devam etmiştir. 1069-1070 yıllarında ise Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi tamamen ele geçirmişlerdir. Nihayet Sultan Melikşah, 1078 yılında Tutuş’a Suriye Selçuklu Devleti’ni kurma emrini vermiştir. Oğuzların Yıva Boyu ile Bayat, Avşar, Begdili, Döğer ve Üçoklar oymakları Şam ve Halep’e yerleşmişlerdir. Buradaki Türk boyları, 1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savunmuşlardır.

Selahattin Eyyubi’nin ölümünden sonra bölgeye bir başka Türk devleti olan Memluklular hakim olmuştur. Anadolu’ya hakim olan Türkiye Selçuklu Devleti ise, 1243 yılında Moğollarla yaptığı Kösedağ Savaşı’nı kaybetmesi sonrası ağır Moğol baskısı altında kalmıştı. Bu baskı sonucu özellikle Kayseri ve Sivas’ta yaşayan Türkmenler, Memluk Sultanı Baybars zamanında Suriye bölgesine yerleşmişlerdir.

Bu dönemde Suriye’ye gelip Şam’a yerleşen Türkmenler, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın ölümünden sonra çıkan siyasi karışıklıktan faydalanarak 1337’de Elbistan civarında Dulkadiroğulları beyliğini kurmuşlardır. Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları yenerek bu günkü Suriye topraklarını Osmanlılara bağlamıştır.

1918 yılı sonuna kadar da bu bölgedeki Türk hâkimiyeti, kesintisiz olarak 402 yıl sürmüştür. Bu sürede bölge sakinleri, derin Türk kültürü etkisi altında kalmıştır. Bu etki kendisini en çok dil konusunda göstermiş; Suriye lehçesi en fazla Türkçe kelime içeren Arab lehçesi olmuştur. I. Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalan Şam, Trablus ve Halep eyaletleri şeklinde yönetilen Suriye, Türk yönetimi altında kültürel, sosyal ve ekonomik açılardan kalkınmış ve en huzurlu dönemini geçirmiştir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve embhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.